20 Ekim 2022 tarihinde futbol dünyasını hareketlendiren bir haber medyaya düştü. Bir gün önce oynanan Tottenham maçında oyundan çıktıktan sonra doğrudan soyunma odasının yolunu tutan Cristiano Ronaldo, ona tarihin en büyük futbolcularından biri olması yolunu açan Manchester United tarafından kadro dışı bırakılmış, çok sevdiği kırmızı formayı bir daha giyemeyecek olduğu bilgisi ise 22 Kasım’da gazetelere düşen fesih haberi ile kesinleşmişti. Ronaldo’nun Manchester United’dan gönderilmesinin, Beşiktaş’ın çok sevdiği bir eski dostuna kavuşmasına sebep olacak olaylar dizisinin ilk kıvılcımı olduğunu ise kimse bilmiyordu. Ronaldo’nun Suudi Arabistan ekibi Al Nassr ile sözleşme imzalamasının ve Manchester United’ın Beşiktaş’ta kiralık olarak forma giyen Wout Weghorst’u kadrosuna katmasının ardından, ortada elinde fazladan bir forveti olan bir kulüp ve forvetsiz kalan diğer bir kulüp kalmıştı. Olay dizgisi (belki de bir kelebek etkisi) doğal sonucuna ulaşmış, 21 Ocak 2023 tarihinde Beşiktaş Vincent Aboubakar ile 2,5 yıllık sözleşme imzaladığı bilgisini kamuoyu ile paylaşmıştı.
Beşiktaş ile üçüncü kez anlaşan Aboubakar’ın ilk iki serüveni de kendisine has hikayeler barındırıyordu. 2016 yazında Beşiktaş’a ilk kez transfer olan Aboubakar, Mario Gomez’in ardından gelmiş olmasından olsa gerek büyük baskı altında sezona başlamıştı. Sürekli kıyaslanma ve yerini doldurma çabası; ilk sezonunda Aboubakar için durmaksızın mücadele demekti. Dönemin kulüp başkanı Fikret Orman her ne kadar Aboubakar ile 4 yıllığına anlaştık açıklamasını yapsa da şampiyonluk ile biten sezonun ardından Aboubakar Porto’ya geri dönmüş ve şampiyonluk sevinci yaşayan taraftarın sevincine bir tutam burukluk eklemişti.
Porto’ya döndükten sonra sakatlıktan yakasını kurtarabildiği zamanlarda oldukça başarılı bir grafik çizen Aboubakar, Porto forması ile Vodafone Park’ta Şampiyonlar Ligi karşılaşmasına çıkmıştı. Maçın ardından Beşiktaş tribünlerine üçlü çektirerek, ilk maçtaki mağlubiyet sonrası soyunma odası paylaşımında olduğu gibi Porto camiasından da tepki görmüştü. Aslında bu ortam tribün ile arasında kurduğu güçlü bağın da bir göstergesiydi. Bu güçlü bağ nasıl kurulmasın ki? Beşiktaş taraftarı ısrarla vurguladığı ırkçılık karşıtı söylemleri ve dünya görüşü ile daha önce de siyahi santraforları hep çok sevmişti. Aboubakar da Ferdindand, Amokachi, Nouma, Demba Ba gibi bir iz bırakmıştı. Her temas iz bırakırdı ve bu iz gelecek yıllarda Aboubakar ile Beşiktaş’ın yollarını birkaç kez daha birleştirecekti.
Aboubakar’ın ikinci Beşiktaş dönemi 2020 yılında daha dokunaklı başlamıştı. Sakatlıklardan bir türlü kurtulamayan Aboubakar için Beşiktaş’ın yaptığı teklif tüm sakatlık şüphelerini barındırır cinstendi. Düşük ücret, ancak belirli sayıda karşılaşmaya çıkabilirse aynı düşük ücretten uzayacak bir kontratı kabul eden Aboubakar aslında kendi fiziksel durumuna da kefil olamadığını gösteriyordu. Yine şampiyonlukla biten sezonun son karşılaşmalarında birçok spekülasyonu da içerecek şekilde sakatlık sebebi ile forma giyemeyen Aboubakar, sezon bitiminde Beşiktaş’a yine veda edecek ve yine bir şampiyonluk kutlamasına ayrılık sosu ekleyecekti.
***
Hayatı hep mücadele ile geçen Aboubakar’ın ilk yılları da oldukça zorluydu. Kuzey Kamerun’un Garoua bölgesinde doğan Aboubakar, 8 çocuklu bir ailenin 5. çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğu boyunca Garoua’nın Roumde Adjia bölgesinin sokaklarında futbol oynayarak büyüdü. Ve sıkı durun; futbola kaleci olarak başladı. Annesi ve babası da amatör futbolculardı. Ancak geçim güçlüğü sebebi ile babası aşçılık yaparak hayatını idame ettirirken, annesi de ev işleri ile ilgileniyordu. Amatör futbolcu olan ebeveynlerin çocukları olarak 8 kardeşin tamamı farklı ölçeklerde futbol oynadılar.
Aboubakar’ın kalecilikten forvete geçme isteğinin temelinde ise, yeteneklerini daha fazla göstermek arzusu ve mahallesine gelen scoutların genellikle forvet oyuncularını alıp götürmesi yatıyordu.
12 yaşında katıldığı Top Cup’da en iyi oyuncu ödülünü alması ona zaman içerisinde önce Coton Sport ardından Fransa ve nihayetinde Porto’nun yollarını açacak ilk başarısı olacaktı.
Aboubakar her zaman bulunduğu ortamda diğerlerinden farklı olmuştu. Fransa’ya transfer olduğunda takım arkadaşlarının onun Fransızca bildiğini anlaması 6 ay sürmüştü. Herkes onu dil bilmiyor zannederken o aslında konuşmayı sevmiyordu.
Okumaya, metafiziğe ve spiritüel yaşama merakı ise hiç bitmedi. “Bir insan için en önemli şey onun manevi yükselişi olmalıdır” diye düşünen Aboubakar, Kasım 2021’de gazetecilere verdiği demeçte, ruhen ne kadar yükselirseniz, bazı şeyleri anlamanız o kadar kolay olur.” diyordu.
“Okumayı seviyorum ve son on yıldır çok okuyorum ve metafizikten astronomiye, felsefeye ve çok daha fazlasına kadar bir dizi konuyu inceliyorum. Bunları okumak ve anlamak önemlidir çünkü insana açıklık getirir, ruhun erdemlerini geliştirir.”[1]
Aboubakar
Samuel Eto’o gibi bir figürün tanrı kabul edildiği Kamerun’da, Aboubakar’ın milli forma ile yaptıkları da onun ülkesi için önemini gün geçtikçe arttırmaktaydı. 2017 yılı Afrika Uluslar Kupası’nın kazanılmasına katkı sağlayan Aboubakar, 2021 yılındaki şampiyonada ise 8 golle gol kralı olmakla kalmayacak, Eto’o’nun rekorunu da tarihe gömecekti.
France24 Aboubakar’ı “Mütevazi başlangıçtan ikonluğa…” haberi ile takdim ederken, haberde Kamerun’un Garou bölgesinde “Aboubakar taraftar bölgesi” yazılı tişörtler giyen gençler ve Garou sokaklarını süsleyen Beşiktaş formalı Aboubakar posteri dikkat çekiyordu.
Garou’dan başlayan hikaye 42 dilde paylaşılan bir biyografiye ve 2 milyon üzeri Vikipedi erişimine ulaşmış; Aboubakar, Kamerun tarihinin en önemli figürlerinden birisi olmuş durumda. Günümüze döndüğümüzde ise, Aboubakar’ın daha önceki iki gelişinde Beşiktaş’ın sezonu şampiyon bitirdiğini hatırlarsak, bu buluşmanın en azından biz futbolseverler için kendine has bir hikaye barındıracağını öngörmek çok da zor değil aslında.
[1] allafrica.com/stories/202201290141.html