Faker: Ölümsüz

  • Aşağıda okuyacağınız yazı Faker tarafından theplayerstribune sitesi için yazılmış ve 28 Ekim 2016’da yayımlanmıştır.
  • Yazıdaki görsellerin bir kısmı, yazının orijinal haline duyduğumuz saygı sebebiyle aynen kullanılmıştır. Çok fazla görsel olduğundan bir kısmına çevirimizde yer vermedik. Orijinal metne ulaşabileceğiniz link, çevirinin sonunda mevcuttur.
  • Yazı 2016 tarihli olduğundan güncelliğini yitiren bazı ufak kısımlara çeviride yer verilmemiştir. Yazının ana fikrine ve akışa hiçbir etkisi olmayan bu bölümleri dilerseniz, yazının orijinal metninde görebilirsiniz. Paragraf ve fotoğraf sıralaması orijinal metin ile bire bir aynı olduğundan bu kısımları kolayca fark edebilirsiniz.

Benim adım Lee Sang-hyeok. Amerikalı hayranlarım bana “Tanrı” der. Koreli hayranlarımsa beni “Ölümsüz Şeytan Kral” olarak bilir. Açıkçası ben Tanrı’yı tercih ediyorum çünkü biraz daha kudretli hissettiriyor.

Oyunda ise sadece Faker’ım. 20 yaşındayım ve dünyadaki en iyi League of Legends oyuncusuyum.

Ailem bana ilk bilgisayarımı sekiz yaşımdayken aldı ama ondan önce diğer pek çok çocukla benzer şekilde oyun oynamaya başladım. PlayStation’da ve diğer konsollarda oynadım, eski kasetler çalışmadığında az altından üfleyip geri takmadım. Oyunlara dair en eski hatıralarımda arkadaşlarımla Dragon Ball Z: Budokai‘ da savaşıyordum.

Ayrıca küçükken rekabetçi bir şekilde oynamak pek de umurumda değildi. Hıncahınç dolu salonlarda canlı izleyen binlerce, internet üzerinden takip eden milyonlarca insanın gözleri önünde oynayacağım aklımın ucundan geçmezdi. 2011 yılında ortaokuldayken League of Legends‘ı keşfettim. Bunu çok çabuk benimsediğimi düşünebilirsiniz. Çocukken profesyonel StarCraft maçlarını izliyordum ama hiçbir espor sporcusuna gerçek manada hayranlık beslemiyordum. Ama League‘in profesyonel arenasının ilk döneminde, EDG’nin eski orta koridor oyuncusu “HooN”dan feyzaldım. Bugün hala ara sıra oynadığım bir şampiyon olan Ryze’ın HooN tarafından hazırlanan rehberini okudum ve bu beni profesyonel olmaya itti. 30. seviyeye ulaşana kadar her geçen gün daha iyi oldum ve Kore’deki büyük yeteneklere karşı maçlara çıktım. Hâlâ amatör bir oyuncuydum ama kazanmaya devam ediyordum ve nihayetinde sunucu sıralamasında 1 numaraya yükseldim.

2013’te SK Telecom ile anlaşma imzalamadan önce ailemle fikir alışverişinde bulunmadım. Aslında onlarla profesyonel bir oyuncu olma konusunu hiç konuşmadım. Bunun yerine, bu işi ciddiye alırsam her şeyin yolunda gideceğini aileme hissettirdim. Ailem bu konuda beni ölümüne desteklemiyor veya motive etmek için uğraşmıyor ancak bana hayallerimin peşinden koşma özgürlüğünü veriyor. Esporda rüzgar her an yön değiştirebilir bu yüzden endişelerini anlıyorum. Ama bence şu ana kadar işler oldukça iyi gitti.

Faker 1
Faker 3

Şunu itiraf etmeliyim.

ROX Tigers, 2016 League of Legends  dünya şampiyonasının yarı finallerinin üçüncü maçında bizi 2-1 mağlup ettikten sonra, seriyi gerçekten kaybedebileceğimizi düşündüğüm bir an oldu.

Maç sırasında poker suratlı olmaya çalışırım. Takım arkadaşlarımdan da aynısını yapmalarını isterim. Sakin kalırız, renk vermeyiz ve maçı baltalayacak bir şey yapmamaya çalışırız. Daha önce benzer durumlarla karşılaştığımızı hatırlamaya çalıştım. 2013’te OGN Yaz Finalleri’nde KTR Bullets’a karşı 2-0 geri düştük, seriyi kazanmak adına sonraki üç maçı ezici şekilde kazandık. League of Legends‘da, üzerinizdeki gerginliği atmak birkaç iyi hamleye bakar. Neyse işte ROX üçüncü maçta bizi kolayca yendiğinde bazı şüphelerim vardı var olmasına ama sadece odaklanmaya devam edersek işleri çabucak tersine çevirebileceğimizi de biliyordum.

Yıl boyunca irili ufaklı pek çok turnuva düzenleniyor ancak asıl hedefimiz dünya şampiyonası tabii ki. Masada yaldızlı bir şampiyonluk kupası ve milyonlarca dolar var. Hiçbir turnuva bundan daha kazançlı veya daha prestijli değil. 2013 ve 2015 yıllarından takımım iki kez bu turnuvayı kazandı.  Bu yıl da şampiyonluğu kazanırsak, dört yıllık profesyonel kariyerimde üçüncü kez şampiyonluğu eve götürmüş olacağız.

Kazanabildiğiniz kadar kazanmalısınız çünkü kariyerinizin ne zaman biteceğini asla bilemezsiniz. Pek çok yetenekli oyuncunun zirveye çıktığını ve sonra hızla yere çakıldığını gördüm. Herkes sizi alaşağı etmek için uğraşır. ROX’a kaybetmeye başladığımızda taraftarların Smeb ve Peanut için daha çok tezahürat yapmaya başladığını fark ettim. Kesinlikle harika oyuncular, takdir edilmeyi hak ediyorlar ama tezahüratlar beni sinirlendirmedi desem yalan söylemiş olurum. Kulağa kibirliymişim gibi gelebilir ama gerçekten iyi olduğumdan eminim. Benim seviyemde olmadığını bildiğim oyunculara kaybedince öfkeleniyorum. O serinin son iki oyununda sinirlendiğimde nasıl oynadığımı gördünüz.

4. oyunda üstün bir performansla hızlı bir şekilde geri döndük. Bengi’nin kule arkasından baskın atabilmesi için Kuro’yu köşeye sıkıştırdığımda kazanacağımızı anlamıştım. SKT’ye katıldığım günden beri Bengi ile oynuyorum ve bu, onun kariyerinin en iyi maçlarından biriydi. Baron’u alıp üst koridorda takımlarını ortadan kaldırdıktan sonra her şey bitmişti. 4. oyundaki geri dönüşümüzün de etkisiyle 5. oyundan önce dinlenme odamızdaki hava çok daha iyiydi. Stratejileri gözden geçirdik ve bir çikolata yedim. Bir saat sonra üçüncü kez Büyük Finaller’e kalışımızı kutluyorduk.

Faker 4

Benim seviyemde olmadığını bildiğim oyunculara kaybedince öfkeleniyorum. O serinin son iki oyununda sinirlendiğimde nasıl oynadığımı gördünüz.

Geriye dönüp bakınca SKT ile sözleşme imzaladıktan sadece birkaç ay sonra Los Angeles’daki STAPLES Center’da ilk League of Legends dünya şampiyonluğu maçına çıkmam bana komik geliyor. Bu kupayı tüm taraftarlarımızın önünde kaldırmak her zaman kariyerimin en önemli anlarından biri olarak kalacak. Kore dışındaki insanların kim olduğumu bildiğini ilk kez o zaman fark etmiştim. Bilgisayarımın başına oturduğumda, Koreli olmayan hayranların yaptıkları yüksek sesli tezahürat karşısında mest olmuştum. Bunun beni en çok etkileyen örneklerinden biri Paris’teki 2014 All-Star turnuvasında başıma geldi.  Bütün salon hep bir ağızdan şu meşhur doğum günü şarkısını söylemişti. İlk LoL  oynamaya başladığımda salondaki seyircilerin ne kadar acımasız olabileceğini görmek beni biraz şaşırttı ama şimdilerde bundan zevk alıyorum. Bu sektörü harika yapan şey de bu. Profesyonel bir oyuncu olmak istiyorsanız “rahatsız edici” ortamlarla başa çıkabilmelisiniz. Birkaç yıl önceki oyuncu değilim. Şimdi ait olduğum yerde, spot ışıkların altındayım.

 LoL kariyerim yükselişe geçmeye başladığında ünlü olmanın nasıl bir şey olacağını hayal ediyordum. Bugünse toplumdan gördüğüm baskıyı düşününce şöhretin çok da matah bir şey olduğunu söyleyemem. Ama ne zaman bir hayranım benimle fotoğraf çektirmek ya da benden imza almak istese kibar olmanın ne kadar önemli olduğunu hatırlıyorum. Bu, hayatımın geri kalanında hem esporda hem de dış dünyada benimle olacak bir şey.

Buradan yola çıkarak gelecekte de League of Legends‘ın bir parçası olacağım çıkarımında bulunabilir miyiz? Emin değilim. Yapmak istediğim onca şey var. Sık sık espor kariyerim bittiğinde eğitim hayatıma devam edeceğimi ve bilime yöneleceğimi düşünüyorum. Fizik ve kimyayı her zaman ilgi çekici bulmuşumdur ama şimdilerde sinirbilimle daha çok ilgilenmeye başladım.

Bundan yirmi yıl sonra esporun, dünya çapında daha fazla oyuncuyla, daha fazla izleyiciyle ve daha büyük arenalarla hayal bile edemeyeceğimiz şekilde büyüyeceğinden eminim. Belki o zamana kadar Amerikalı bir takım dünya şampiyonasını kazanır. Olur mu olur. O zaman geldiğinde nerede olacağımı bilmiyorum, belki hala LoL’de yer alıyor olacağım ya da tamamen farklı bir şeyle uğraşacağımdır. Takım arkadaşlarım ve ben sıradan insanlarız. Taylor Swift’i severim. Takım arkadaşlarımla bazı tatil günlerimizde Warcraft III oynarız. (Not: Takımdaki ve dünyadaki en iyi Warcraft oyuncusuyum.) Açık sözlü olmak gerekirse gerçekten umurumda olan tek şey var o da sahneden çekildiğimde insanların şaşaalı günlerimi güzel hatırlamaları. Gelecek nesiller Faker gibi olmak isteyerek büyüyeceklerse harika bir rol model olmak için elimden geleni yapacağım.

SKT ile harika zaman geçirdim ve her günüm için minnettarım. Bu yılın başlarında yavaş yavaş düştüğümü hissettim. Sanki becerilerim kötüye gidiyordu ve dünyanın geri kalanı benim seviyeme yaklaşıyordu. Kendime sık sık League of Legends’ta zirveye nasıl çıktığımı sordum ve oyun tarzımın, hesaplamaya ve sezgiye dayalı olduğu cevabını buldum. Her zaman yeni şeyler öğreniyorum. Olayları önceden kestirebiliyorum ve bu da doğru yerde olmam ve doğru hamleyi herkesten daha erken uygulamam anlamına geliyor.

Bir süre sezgi yetim elimden alınmış gibi hissettim ve geri gelecek mi bilmiyordum. Ama şu anda sonsuza kadar oynayabilecekmiş gibi hissediyorum. Yılın başında en iyilerle mücadele edememekten ve insanların, diğer oyuncuların beni gölgede bıraktığı yönündeki söylemlerinde haklı olduğundan korkuyordum. Ama artık değil.

Yazının orijinal metni için tıklayınız.


Plase:

Total
0
Shares
Önceki Yazı
Parabolica

68 | Kanada gp

Sonraki Yazı

Stephanie Frappart: Futbolda Kadının Adı Var

Bunlar da ilgini çekebilir