1923 yılında inşa edilen Wembley Stadyumu tarih boyunca birçok defa önemli spor anlarına tanıklık etti. 90 bin kişilik kapasiteye sahip olan Wembley Stadı spor müsabakalarının dışında ayrıca çok önemli müzisyenlerin konserlerine de ev sahipliği yaptı. İşte bu önemli konserlerin en meşhurlarından bir tanesi de Gavin Taylor tarafından filme çekilen Queen grubunun 1986 yılında gerçekleştirdiği konserdi. Dünyanın bu çok önemli spor mabedinde Queen grubunun seslendirdiği spor temalı şarkılarının hikayelerini ve bu şarkıların spor ile olan bağlarını gelin hep birlikte yeniden anımsayarak gözden geçirelim.
1946 yılında Afrika kıtasının doğusunda yer alan Zanzibar’da Farrokh Bulsara adıyla yaşama gözlerini açan Freddie Mercury’nin ailesi Pars kökenliydi ve zerdüşt soyundan geliyorlardı. Günümüzde Tanzanya adıyla bilinen ülkeye bağlı olan Zanzibar şehri o zamanlar karanfil, Hindistan cevizi, sabun ihraç eden önemli bir merkez konumundaydı. Ailenin babası olan Bomi, bölgede “Harikalar Sarayı” olarak adlandırılan yapıda İngiliz hükümeti adına muhasebecilik yapıyordu. Freddie inançlı ailesi nedeniyle katı kurallar içinde yetişti. Aile iyi bir iş teklifi neticesinde İngiltere’ye taşındı. Freddie, St.Peter’s Church of England School’da eğitim görürken henüz 10 yaşında atletizm ve kriket dallarında spor yapmaya başladı. Göçmen olmanın zorluklarıyla spor yoluyla daha kolay başa çıkabileceğini anlayan Freddie ayrıca boks ve masa tenisi dallarında da başarılı bir öğrenciydi. Okul içinde yapılan yarışmalardan elde ettiği başarıları bile bulunmaktaydı. İlerleyen yıllarda Freddie tercihini spor yerine müzikten yana kullanarak karşımıza bir ikon olarak çıkmayı başaracaktı. Spor sayesinde kazandığı rekabetçi yönünü hayatı boyunca bir madalya gibi boynunda hep taşıyacaktı. 70’li yılların ortalarına gelindiğinde Freddie Mercury grubu Queen ile birlikte müzik dünyasının en zirvesinde yer aldı. 1972 yılında ilk çıkışını yapan Queen vermiş olduğu konserler neticesinde tanınmaya başladı. 1973 yılına gelindiğinde Sounds dergisinin okuyucu anketinde “En İyi Yeni Topluluk” dalında ikinci, “En İyi Yeni Uluslararası Sanatçı” dalında ise dokuzuncu oldular. Gelecek vaat eden topluluk anketinde ise Leo Sayer’in ardından geliyorlardı. Queen II albümünün çıkmasıyla birlikte grup artık tamamen kendine güvenen ve kitleler tarafından bilinen bir grup haline geldi. Seyirciler onlar sahneye çıktıklarında “Tanrı Kraliçeyi Korusun” diye bağırıyorlardı. Crazy Tour adını verdikleri turneler Queen’in nerdeyse tüm dünya tarafından tanınmasıyla sonuçlandı. 2001 yılında Rock and Roll onur listesine dahil edilen grup 2004 yılına kadar 34,5 milyon albüm satmayı başardı.
Freddie Mercury’nin spora olan ilgisi her geçen gün azalsa da spor temalı ve spor sahalarının vazgeçilmezi olan şarkılarının altında onun imzası vardı. Bu şarkıların en meşhuru aynı zamanda spor sahalarında özellikle ödül törenlerinde hep bir ağızdan söylemeye alışık olduğumuz We Are The Champions’dı. Sadece futbol sahaları ile sınırlı değildi üstelik hemen her masada “We Are The Champions” vardı. Şarkı sadece spor sahalarında esip gürlemekle yetinmedi aynı zamanda müzik listelerinde İngiltere’de ikinci, Amerika’da ise dördüncü sıraya kadar yükselme başarısını elde etti. Ağırlıklı olarak spor müsabakalarının sonunda çalınması Queen konserlerine de yansıdı ve konser kapanış şarkısı olarak benimsenmeye başlandı. Şarkının bu kadar önemli hale gelmesinde elbette sporun çok ama çok önemli bir payı bulunmaktaydı. Freddie Mercury bestelediği şarkının tüm dünya tarafından benimsenmesinden elbette ziyadesiyle mutlu oldu.
“Şarkıyı yazdığımda aklımda futbol vardı. Taraftarları yakalayacak, herkesin katılacağı bir şarkı olsun istiyordum. Tabii ki klasik bir futbol şarkısından daha çok teatral incelik kattım. Galiba biraz da benim ‘My Way’ versiyonum olsun istedim. Bunu yaptık ve şarkıda da söylediğimiz gibi, kesinlikle kolay değildi.”
FREDDIE MERCURY
Aslında hikayenin en başında sözlerini John Deacon’un yazdığı “Another one bites the dust” yer almalıydı. Çünkü hem İngiltere hem de Amerika’da Hit olan ve listelerden uzun süre düşmeyen şarkı ünlü beyzbol takımlarından Detroit Lions tarafından tezahürat şarkısı olarak alındı. Ancak Amerikan Müzik ödüllerinde 1980 yılının en iyi yabancı şarkısı seçilen parça maalesef takıma uğurlu gelmedi. Şarkı sonrası oynadığı ilk beş maçını kaybeden Lions ile parçanın ilişkisi uzun soluklu olamadı.
Tribünler tarafından dillerden düşmeyen bir beste haline getirilen “We will Rock You” şarkısının klibi Roger Taylor’ın arka bahçesinde çekildi. Şarkının ritmi kendini bir anda tribünlerin en çok söylenen bestesi olmasını sağladı. We Will Rock You, “Herkesin bir ağızdan söyleyeceği bir şarkı” fikriyle Brian May tarafından bestelendi. 19 Temmuz 1947 tarihinde dünyaya gelen Brian ailesinin tek çocuğuydu. Oldukça başarılı bir akademi geçmişine rağmen o boş zamanlarını daha kaliteli geçirmek için yönlendirildiği müzikte kariyer yapmayı tercih etti. Elektronik ve fizik bilgisini birleştirerek kendi gitarını dizayn etmeyi başarabilecek bir dâhiydi. 1977 yılında Birmingham’da gerçekleşen konser sonunda hep birlikte söylenen “You Will Never Walk Alone” We are The Champions ve We Will Rock You şarkılarına ilham verdi. We Will Rock You ayrıca reklam filmi ve müzikallere de ilham kaynağı oldu.
“Bicycle Race” Freddie Mercury’nin 1978 Tour De France’i izlerken bisiklet sporundan etkilenmesiyle ortaya çıktı. Şarkının klibinde 65 kadın çıplak halde Wimbledon Stadyumu’nda bisiklet yarışı yaptılar. Bunun için gerekli olan bisikletler bir günlüğüne kiralandı ancak kiralama yapan firma bisikletlerin çıplak kadınlar tarafından kullanıldığını öğrendiğinde bisikletlerin seleleri değiştirilmek zorunda kalındı.
1981 yılında yeni albümünü tanıtmak için Güney Amerika turuna çıkan Queen gösteri sırasında Diego Armando Maradona’nın ziyaretiyle keyifli anlar yaşandı. Kuliste İngiltere formasıyla poz veren Maradona’nın yanında Arjantin forması giymiş olan Freddie Mercury yer aldı. Queen grubunun Maradona ile sağladığı iki ülke arasındaki dostluk fotoğrafı maalesef 1982 yılında iki ülkenin Falkland Adası nedeniyle savaşmaları nedeniyle önemini yitirmek zorunda kaldı. Sonrasında bu dostluğu 1986 Dünya Kupası’nda Maradona İngiltere’ye eliyle attığı golü sonrası yaptığı açıklamalarla tarihe gömmüş oluyordu.
İngiltere doğumlu müzisyenlerin birçoğu tuttukları futbol takımlarıyla anılır ancak Queen grubunun üyeleri için elde maalesef çok fazla done yok. Bir dönem Newcastle’da gelirini Çocukları Koruma Vakfı’na bağışladıkları unutulmaz bir konsere imza atan grup için o günkü bilet kuyruğunun şehrin takımı Newcastle United’ın FA Cup finalinde yaptığı maçtan daha uzun olduğu iddia edilir. O zamana kadar bileti en çabuk tükenen konser olmayı da ayrıca başarmıştır.
Son olarak 1992 Olimpiyatları’nın resmi şarkısı olan “Barcelona”ya değinelim. Bir dönem Kraliyet balesinde de yer alan Freddie Mercury opera ile ilgilenmeye başlayarak “Barcelona” isimli bir şarkı yazmaya karar verdi. Rock Opera tarzında olan bu şarkının Ibiza Festivali’nde Freddie ve Diva tarafından performansını gören dönemin Olimpiyat Komitesi parçayı 1992 Olimpiyat Oyunları’nın resmi şarkısı olmasını kararlaştırdı. İkili olimpiyat bayrağının Barcelona kentine ulaşması sebebiyle düzenlenen törende İspanya Kral ve Kraliçesi önünde bu muhteşem eseri canlı olarak seslendirme şerefine nail oldular.
4 Şubat 1991 tarihinde piyasaya çıkan Quenn’in son albümü Innuendo’nun son şarkısı olan “The Show Must Go On”un da belirttiği üzere aslında şov devam etmeliydi ancak 24 Kasım 1991’de Freddie Mercury’nin ölümü Queen grubunun sonu oldu.
Freddie Mercury için gerçekleştirilen en önemli anma konserlerinden bir tanesi de yine Wembley Stadyumu’nda 20 Nisan 1992 tarihinde gerçekleştirildi. Konserde David Bowie, Elton John, Guns and Roses, Def Leppard, George Michael ve Elizabeth Taylor gibi dönemin önemli yıldızları başta olmak üzere birçok kişi sahne aldı. O gün Londra’da yağmur yağmadı. Gökler Mercury’e merhametli davrandı.
