UFC’nin ilk Müslüman şampiyonu olan ve 29-0’lık skoruyla kariyerini dövüş sporlarının zirvesinde bitiren Khabib Nurmagomedov’un hikayesi sizlerle.
20 Eylül 1988 tarihinde Dağıstan’da doğan Khabib Nurmagomedov, orduda görev yapmış ve güreş ustası olan babasının gözetiminde erken yaşta spora başladı. Güreş, judo ve sambo sporlarında kendini geliştirdikten sonra 2008 yılında ilk MMA maçına çıktı. UFC’ye gelmeden önce 16 maça çıktı ve hepsini kazandı. Yendiği rakipler arasında başka organizasyonlarda üst düzey maçlara çıkmış sporcular da vardı. Rusya’da gösterdiği performanslar sayesinde 2011 yılının sonlarında UFC ile 6 maçlık bir sözleşme imzaladı ve tarihi yolculuk başlamış oldu. Yolculuk 13-0’lık skor ile UFC’nin ve MMA sporunun zirvesinde bitecekti.
Para için değil, mirasım için dövüşüyorum.
Büyük ihtimalle tarihin en dominant sporcusunun 32 yaşında emekliye ayrılmasını sağlayan düşünce buydu. Khabib Nurmagomedov, UFC Hafifsiklet Şampiyonu olarak 32 yaşında sporu bıraktı. Justin Gaethje’yi ikinci raundda pes ettirdikten sonra eldivenlerini kafesin ortasına koydu, artık karşısında durabilecek bir rakip olmadığını ve annesine verdiği sözü düşünerek emeklilik açıklamasını yaptı. UFC başkanı Dana White onu döndürmek için elinden geleni yapsa da 19 Mart 2021 tarihinde emeklilik resmiyete kavuştu. Herkes kemerini savunmak ve büyük işler başarmak için birkaç senesi olduğunu düşünse de Khabib her haliyle sıra dışı bir sporcuydu ve sporu bırakırken de farkını gösterdi.
Babam beni ayıyla güreştirirken ona ‘Bu ayı beni ısırmaya çalıştı.’ demiştim. Onun da bana ‘Sen de onu ısırabilirsin. Problem değil. Güreşmeye devam etmelisin.’ dediğini hatırlıyorum.
Daha çocukken Dağıstan’da ayılarla güreşen biri olarak lüks içinde büyüdüğünü söyleyemeyiz. Ayrıca gösterişten uzak bir yaşama sahip oldu. İsteseydi Conor McGregor ve Dustin Poirier gibi yıldızlarla rövanşa çıkıp ya da Tony Ferguson’la yıllardır beklenen maçı yapıp onlarca milyon dolar kazanabilirdi. Ama o mirasını tamamladığını ve babası yokken dövüşmenin bir anlamı olmadığını düşündü. Zaten kendi sıkletinin kralıydı ve UFC’nin Pound for Pound sıralamasında da zirveye ulaştıktan sonra ulaşabileceği yeni bir başarı yoktu. Pek çok şampiyonun aksine Khabib Nurmagomedov kariyerinde hiç ‘iniş-çıkış’ göstermedi ve hep daha iyisini yaptı. Conor McGregor, Dustin Poirier ve Justin Gaethje’yi sırasıyla dördüncü, üçüncü ve ikinci raundlarda bitirmeyi başardı. Bu adamların ortak özellikleri ise hepsinin maçtan önce en zorlu eşleşme olacaklarının düşünülmesiydi. Khabib ise her seferinde daha da kolay gösterdi galibiyetleri. Diğer yıldızlarla kıyasladığımız zaman; Jon Jones gibi tartışmalı galibiyetler almadı ya da kafes dışında vukuatları olmadı. Sıkletlerini domine eden Brezilyalılar Anderson Silva ve Jose Aldo gibi keskin düşüşler yaşayıp seri mağlubiyetler almadı. Conor McGregor gibi spora ara vermedi. Pek çok sakatlık geçirdi, kilo kesme sırasında ölümden döndüğü anlar oldu ama her zaman daha iyisini hedefledi ve kuşkuya yer vermeden başarmasını bildi.
Seveni kadar sevmeyeni de vardı tabii ki Dağıstanlı yıldızın. Maçlarının sıkıcı olduğunu söyleyip strikerlara karşı sürekli güreşmesinden rahatsız olanlar, sadece rakibin üzerine yatarak kazandığını söyleyenler olurdu. UFC’nin süper yıldızı ve en iyi boksörlerinden Conor McGregor’u yumruğuyla knockdown eden ilk kişi olmayı başarıp, Amerika’da pek çok güreş başarısı bulunan Justin Gaethje’yi sadece 6,5 dakika içinde yere alıp pes ettirmesi ise Khabib’in kafesin her alanında çok iyi olduğunu göstermek için yeterli.
Kafes içinde nasıl bir adam olduğu ise zaman zaman değişiyor Khabib’in. Justin Gaethje pek çok üst sıklet dövüşçüsü ile idman yapmış biri olmasına rağmen iki üst sıkletteki dövüşçülerin bile bu adamı yeneceğine ihtimal vermiyordu. Gaethje’nin bu düşüncesinden anlayabiliriz ki Khabib kafes içinde rakibine aman vermeyen birine dönüşüyor. Zaten kendisi de her maçından önce rakibini yorumlar, iyi yönlerinden bahseder ve son olarak onu yere alıp boğacağını anlatır. Diğer sporcuların aksine sözünü de tutmayı başarırdı. Zaman zaman rakipleriyle konuştuğu da oluyordu. UFC 205 gecesinde Michael Johnson’un kolunu kırmak üzereyken ona artık pes etmesi gerektiğini ve kendisinin kemer maçına çıkacağını söylüyordu maç içinde, daha sonra da Dana White’a dönüp ‘Senin çocuğunu ezeceğim!’ demişti. Kariyeri için en önemli şeyler o gece başlayacaktı.
O bunları söyledikten birkaç saat sonra Conor McGregor, Eddie Alvarez’i nakavt edip ikinci kemerini takıyordu omzuna. Khabib ise sıkletin en kolay maçı olarak görüyordu şampiyonu. Conor’un Floyd Mayweather ile yüzleşmek için UFC kariyerine ara verdiği dönemde ise Khabib; üç çocuğundan ikincisinin doğduğu gün Edson Barboza’yı, daha sonra kemer maçına Tony Ferguson’un yerini alan Al Iaquinta’yı yenerek UFC şampiyonluğunu kolayca kazandı. Herkesin bildiği kaoslu ayların sonunda McGregor’u yenmeyi başardı ve bunun üzerine iki geçici şampiyonu da dize getirdi. Bu maçların hepsinin ayrı bir yeri vardı tabii ki. McGregor maçında yaşanan büyük olayların ödeşmesi yapıldı ve Khabib bir dünya yıldızına dönüştü. Dustin Poirier maçı ise tüm şovu kapsayacak şekilde Khabib için düzenlenmiş gibiydi. ABD vizesi alamayan babası ilk ve son kez köşesinde yer almıştı ve gecenin diğer maçlarında da takım arkadaşları dövüşmüşlerdi. Kariyerinin son maçında ise Justin Gaethje’yi pes ettirdikten hemen sonra yere kapanıp kafesin ortasında ağlamıştı.
Bu kadar şeyi babasının koçluğunda başarmıştı ve son maçından birkaç ay önce babasının kaybı hikayeyi erken bitiren etken oldu. Hayatının merkezinde olan kişiyi kaybetmesine rağmen çıkıp kemerini başarıyla korudu, üstelik insanların bu olayın Khabib’i çok sarstığı için yenilebileceğini düşünmelerine rağmen. Son galibiyetinden sonra bakıldığı zaman kariyerinde dört şampiyonu yenmişti ve sıklet fark etmeksizin en iyi UFC dövüşçüsü olmuştu. UFC çifte şampiyonu Daniel Cormier onu anlatırken ortasiklet ve aşağısında Khabib’in güreşine karşı koyabilecek biri yok diyordu ve bu seviye farkını Khabib her maçında daha iyi ispatlamıştı. McGregor karşısında kaybettiği tek raund dışında raund bile vermemişti rakiplerine. İdolü olan Georges St-Pierre’e karşı olan bir maçın da imkansız hale gelmesi ve sıklette daha iyi bir meydan okuma kalmamasıyla yarım kalmış bir iş gözükmüyordu. Zaten en iyileri yenmişti. Artık arkasında babası da yoktu ve annesine daha fazla dövüşmeyeceğinin sözünü vermiş biri olarak emekli oldu Khabib Nurmagomedov. İsteseydi hafifsıkleti bir kez daha temizleyip tarihin en iyisi tartışmaları için kendine kemer koruma unvanları kazandırabilirdi, ama o ailesine verdiği sözü tuttu ve sevenlerinin 30-0 hayallerine rağmen geri dönmedi.
Başarıları bire bir uyuşmasa da pek çok insan onu yeni nesil Muhammed Ali olarak tanıtıyor. Dövüş dünyasına damga vuran ve inanılmaz şeyler başaran iki Müslüman sporcu. ‘Kartal’ lakaplı yıldız ne kadar mütevazı davranıp bunu reddetse de o; tüm spor dalları içindeki en dominant ve en dokunulmaz şampiyon. Bu konuda ona yakın bir isim henüz spor dünyasına adımını atmadı. Daima yükselişte olan ve zirvede sona eren eşsiz kariyeriyle Khabib Nurmagomedov, her zaman tarihin en iyi sporcularından biri olarak hatırlanacak.