“Bir savaşa tahammül edebilmek için bir büyü varsa, bu büyü sizden başka hiç kimsenin görmediği bir hayal uğruna her şeyi riske atabilmenizdir.”
Şayet boksta bir sihir varsa bu dayanıklılığın ötesinde bir dövüşün sihridir. Senden başka kimsenin görmediği bir rüya için elinde olan her şeyi riske atabilmenin sihridir. Bazen iyi yumruk atmanın en iyi yolu geri çekilmektir. Her dövüşçünün özel bir maç numarası vardır ama kimse o numaranın ne olduğunu söylemez. Boks aslında diğer kişinin saygısını kendine almaktır. Boks doğal olmayan bir davranıştır. Bokstaki her şey geriye doğrudur.
Gerçekçi, sade, sürükleyici ve duygusal. Bu dört kelime Milyonluk Bebek’i sizlere anlatmam için elbette yeterli olmaz biliyorum ama bir fikir sahibi olmanızı sağlayacaktır. Başarılı yönetmenimiz Clint Eastwood, bu son derece dramatik hikayeyi izleyicinin gözünün yaşına bakmadan acımasızca izlettiriyor. Morgan Freeman sadece anlatıcı olarak değil oynadığı rol ile de büyük oyuncu olmanın hakkını fazlasıyla veriyor. Eddie Scrap (Morgan Freeman) çok tutkulu, boks uğruna bir gözünü kaybetmiş olmasına rağmen boksu ve öğrencilerini çok seven bir antrenör olarak karşımıza çıkıyor. Spor salonunu evi olarak gören dünyada Frankie (Clint Eastwood)’den başka kimsesi olmayan bir adam. Hilary Swank ise kazandığı Oscar’ın boşa olmadığını ispatlarcasına ciğerlerimizi deşiyor. Frankie ve Scrap’ın aralarındaki büyük bağın temelini zamanında uğradıkları büyük hayal kırıklıkları oluşturuyor. En önemli ortak noktaları ise spor salonu. Scrap, Maggie (Hilary Swank)’deki potansiyeli ilk fark eden kişi oluyor ve kısa zamanda ikisinin arasında çok kuvvetli bir bağ oluşuyor. Başarmak için gereken en önemli şey olan arzunun Maggie’de fazlasıyla var olduğunu anlaması uzun zamanını almıyor. Frankie dövüşten gelen ancak acıya dayanamayan bir karakter. Sporcularını da acıdan korumaya çalışıyor. Bu iki adam ve kadın birbirlerine sıkı sıkıya sarılıyorlar. Kadınların boks yapmasına saygı duyulmadığı bir dönemde Maggie’in en yakınındaki kişiler oluyorlar. Buradan bakılınca film boks yapan kadınlar için fazlasıyla kıymetli bir hal alıyor. Nihayetinde insanlar film sayesinde kadınların boksta var olabilmek adına verdikleri emeği görüp onlara saygı duyma yolunda önemli bir adım atıyorlar.
“Milyonluk Bebek” filminin merkezinde yer alan Maggie Fitzgerald “Dövüşmek için doğmak” tabirinin vücut bulmuş hali olarak karşımıza çıkıyor. Dövüşçü olmak için doğuştan insanın içinde bir dövüşçü ruhu bulunması gerekiyor. Ringlerde başarılı olmak ve unvanı muhafaza edebilmenin yolu dövüşmek için doğmaktan geçiyor. Ayrıca güzel bir geçmişe sahip olmak, kısacası acı çekmeden büyümek ringlerde büyümenin önünü tıkıyor. Başarı için çok fazla çalışmak ve kendini adamak gerekiyor. Geçmişinden ve ailesinin yaşam tarzından kaçmak için dövüşmeyi göze alan bir karakterden söz ediyorum. Aslında kaçış için çıkılan bu yol sonraları yaparken zevk aldığı bir hobiye dönüşüyor. Hatta gün geliyor sadece dövüşmek isteyen başka bir gündemi olmayan birine dönüşüyor. Erkek kardeşi hapiste olan, kız kardeşi çocuklarından biri hala yaşıyormuş gibi davranıp bir yardım kuruluşunu dolandıran Maggie’nin ölmüş bir babası ve 140 kilo ağırlığında bir annesi mevcut bulunuyor. Annesine göre o insanların ona güldüğü doğru düzgün bir işi olamayan biri. Annesine kalsa kendisine bir erkek bulmalı. Annesinin göremediği ise dövüşmek onun daha ileri gitmesi gerektiği anlardaki itici gücü. Milyonluk bebeğin en büyük özelliği ise korkusuz olmak. Boks esasında bir erkek sporu olarak biliniyor ama Maggie, bu alemde kadınlarda var diyor. Yaşamda verdiği mücadele ve gelmek istediği yeri boks sporu ile inşa etmeye çalışıyor.
Milyonluk Bebek, toplumun dışladığı insanların spor salonunda hayat bulmalarının hikayesi aslında. Bir yükseliş hikayesi gibi başlıyor ama ilerledikçe karşımıza çıkan trajedi yüzümüze tokat gibi çakmaya başlıyor. Filmde çok fazla dillendirilmeyen bir ilişki mevcut ancak bu durum seyircinin daha fazla filmin içine girmesine yol açıyor. Milyonluk Bebek’in final sahnesini ise sanırım tüm izleyenler yüreğinde yaşıyor.
Eğer iyi bir film yapmak istiyorsanız daima riske girmelisiniz mottosunu benimseyen Clint Eastwood’un hiçbir efekt kullanmadan tam 37 günde çekimlerini bitirdiği Milyonluk Bebek sona erdiğinde herkesin gözlerinden yaşlar akıyor. Film acıdan kaçmak yerine acının üstüne gitmemiz gerektiğini tüm hücrelerimize hissetirerek anlatıyor. En İyi Film, En İyi Yönetmen (Clint Eastwood), En İyi Kadın Oyuncu (Hilary Shawk) ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Morgan Freeman) dallarında toplam 4 Oscar kazanan “Million Dollar Baby” ayrıca En İyi Yönetmen ve En İyi Kadın Oyuncu dallarında 2 Altın Küre ödülünü de müzesine taşımayı başarıyor.
Fragmanı izlemek için tıklayınız.
KAYNAKÇA:
- Born To Fight (Documentry)
- The Producers Of Million Dollar Baby (Documentry)
- James Lipton Takes On Three (Interview)
- DVD + Dergisi Aralık 2005
- Empire Dergisi Mart 2008
